Öznur Özden, Eskişehir’de kadın girişimci desteği alan ilk üretici. 15 yıl önce Odunpazarı'nda açtığı atölyesinde, OMM Shop da dahil olmak üzere çeşitli kurum ve projelere özel seramikler üretiyor. OMM'a çok yakın mesafede bulunan Cihannüma Sanat Atölyesi'ni ziyaret ettik ve tasarımcıyla girişimleri, gelecek planları ve hayalleri üzerine konuştuk.
Bize Cihannüma Sanat Atölyesi’nin hikayesinden bahseder misin?
Seramik bölümünden mezun olduktan sonra uzun yıllar özel sektörde çalıştım ama hayalimde hep toprakla ilgilenmek ve kendi işimi yapmak vardı. Çocukken seramiğe dair bir bilgim olmadığı için çiftçi olacağımı düşünürdüm. Sonra üniversitede seramikle tanıştım. Kendi atölyemi açmak ve daha özgür çalışabilmek için Eskişehir’de, o dönemler çok sakin olan Odunpazarı’nı buldum ve şu anki binamı kiraladım. Tüm tadilatı tek başıma yaptım, atölyemi yaklaşık üç yılda kurdum. Bu süreçte 11 kilo verdim. Fırın alacak param yoktu, belediyelere polyester magnetler yaptım. Polyester de oldukça zehirli bir maddeymiş, o dönem çok bilgim de yoktu. Sık sık serum için acile giderdim. Bu dönem kısa sürdü tabii, KOSGEB’in desteği onaylandıktan sonra fırınımı aldım ve diğer her şeyi bırakarak tamamen seramiğe döndüm. Sonrasında zaman geçtikçe ve Odunpazarı geliştikçe atölyem de gelişti.
Üretim sürecin nasıl ilerliyor? Farklı alanlara yönelik işler yapan bir üretici olarak, tasarımlarında özellikle nelere dikkat ediyorsun?
Öncelikle ürünü talep eden kişiyle kısa bir görüşme yapıyorum, onu tanımaya ve ne istediğini anlamaya çalışıyorum. Sonra bu istekleri kendi tarzımla birleştiriyorum. Mimari işlerimde de bu şekilde çalışıyorum; karşı tarafın özel ilgi ve talepleri üzerine araştırma yaptıktan sonra onlara birkaç tasarım sunuyorum ve birlikte karar veriyoruz. Aslında ilhamı onlardan alıyorum yani, çünkü benim yaptığım işler çok uzun soluklu üretimler. Yıllar boyu insanların evlerinde veya bulundukları mekanlarda kalacaklar, insanların baktıkça mutlu olması gerek. Kişiye özel olarak ürettiğim çalışmalarda bazen bir aileyi tasvir ediyorum veya aile fertlerinin bir anısını resmediyorum mesela. Gördüklerinde hem onlar mutlu oluyor, hem ben mutlu oluyorum.
Nelerden ilham alıyorsun? Tasarımlarının tarzını veya estetik anlayışını nasıl tanımlarsın?
Eskiden geleneksel çalışıyordum. Selçuklu’yu ve Osmanlı’yı çok seviyorum, leb-i derya o dönemler ama şu an o kadar kesin ve belirgin bir stilim yok.
OMM ile çalışmaya başladıktan sonra farklı pencereler açıldı mesela hayatımda. Ben renkleri bu kadar çok kullanmazdım eskiden. Şimdi renkleri yeniden keşfettim diyebilirim. Hatta şu an geçiş döneminde olduğuma inanıyorum, dünyam o kadar rengarenk ki bu renkleri pratiğimde nereye yerleştireceğimi henüz tam olarak bilmiyorum açıkçası. Zaman içerisinde gelişecek ve tamamlanacak. Odunpazarı zaten tarihi bir yer ve ben de insanlarla hep eskileri ve tarihi konuştuğum için doğal olarak ilgi alanım yıllar içinde tarih etrafında şekillenmişti. OMM’la beraber daha modern bir bakış açısı geliştirdim diyebilirim.
Eskişehir’de kadın girişimci desteği alan ilk üretici olarak yeni girişimcilere önerilerin olur mu?
Korkmasınlar, cesaretli olsunlar. “Acaba?” sorusunu sormasınlar ve hiç vakit kaybetmeden harekete geçsinler. Korkulacak hiçbir şey yok. Bir şekilde su akıyor, yolunu buluyor. Sadece o adımı atmak gerekiyor. Ne maddi ne manevi, hiçbir şeyden çekinmeye gerek yok. Zorluklar hep olacak, ben hala her gün birçok zorlukla karşı karşıya kalıyorum. Bu zorluklar hiçbir zaman bitmeyecek. “Acaba” yerine “Bu olur” deyip harekete geçmek gerek.
Gelecek üretimlerine dair neler söyleyebilirsin? Gelecekten beklentilerin, planların, hayallerin neler?
Şu an önümde birçok proje var. Bir keresinde Marsilya’da bir akvaryuma gitmiştim ve oradaki balıkların desenlerinden çok etkilenerek Michelin yıldızlı restoranlara tabak yapmayı dilemiştim. Şu an birçok prestijli restorana tabak yapıyorum. Hayallerimin o kısmını doyurdum, önümde de bu alanda daha birçok proje var. Ayrıca birçok belediye işi sürdürüyorum, birlikte festivaller düzenliyoruz. Atölyenin ayakta kalabilmesi için bu tip projeler önemli. Bu yüzden çok çeşitli projeler ve yoğun bir program içinde çalışıyor olsam da birçok işimi keyif alarak yapıyorum diyebilirim.
Gelecekle ilgili tabii ki çok hayalim var. Daha önce Paris’te bir şube açmak için bir girişimim olmuştu, pek çok görüşme de gerçekleştirdik. Çok yakındık ama Paris karıştı, o yüzden durdurduk projeyi. Yurtdışı, gelecek planlarımdan biri. Diğer yandan kendi sergilerimi açmak ve onları farklı yerlere taşımak istiyorum. Ruhsal ve sanatsal olarak da çizgimi ve yolumu bulmak, netleşmek, geçmişle yeniyi birleştirerek bir yol çizmek istiyorum.