Resim, grafik tasarımı ve endüstriyel tasarım alanlarında eğitimini alan Kerem Durukan, İstanbul’da yaşıyor ve çalışıyor. Durukan, farklı parçaları bir araya getirerek primitif sanattan ilham alan eserler yaratıyor. Çalışmalarına çizimle başlayan sanatçı, zamanla tasarım, heykel, fotoğraf, yerleştirme ve performans alanlarına yönelmiş. Sanatını korunaklı hissettiği, meditatif bir alan yaratmak için kullanan Durukan, enerjik ve hayat dolu renklerle bir araya getirdigi kompozisyonlarla tanınıyor. Bu haftanın OMMStudio’sunda, atölyesine misafir oluyoruz.
Üretim pratiğinizden kısaca bahseder misiniz? Bu pratik şekillenirken hangi unsurların etkisi oldu?
Çalışmalarımda, küçük yaşlardan itibaren pratiğini içgüdüsel olarak yaptığım ve akabinde sanat eğitimimin yanı sıra endüstriyel ürün tasarımı ve grafik tasarımı eğitimi süresince edinmiş olduğum bilgi, pratik, dünya olayları, tecrübelerim, toplum... ne varsa beynimde tüm bu bulutu bir köşeye koyabildiğim yegane yer, benim için aidiyetin, hep özlemi duyulan o sıcacık ‘’ev’’ hissinin merkezi oluyor.
Pentür ağırlıklı çalışmalarım, hiçbir şey düşünmeden boyalarla yüzeye tamamen anlık görüntüler oluşturmak sonrasında bulutlara bakıp bir şeylere benzetmek gibi. Katmanlar arttıkça, yüzey doydukça ya da aç kaldıkça hikayesini ‘’cloud’’ımdan hiç zorlanmadan çekip, üretmiş olduğum somut özgürlük alanımla yanyana koyunca onu eserim haline getirmiş sayıyorum kendimi.
Koronavirüsle gelen kapanma ve küresel kriz sürecinde iptal edilen bir serginiz veya projeniz oldu mu?
Benim olmadı, fakat bunu yaşayan ondan fazla eş dost sayabilirim. Ocak 2020’de sosyal hayatımı kısıtlayan bir rahatsızlık yaşadım, yakın tarihe kadar sürdü. Sonra pandemi malum, yani ben hep atölye evimde kapalı kaldım, bu da yaklaşık iki-üç sergilik iş biriktirmeme sebep oldu. Yakın gelecekte seçeneklerimiz neler olur inanın kestiremiyorum. Şu an için sergileme planım yok sanırım.
Pandemi sonrasında sanat dünyası için ne öngörüyorsunuz ve bu dönemin sizin üretiminize etkisi ne şekilde oldu?
Az önce bahsettiğim gibi durum fiziksel koşullarımda pek bir değişiklik yaratmadı, fakat bazı şeyleri yapmak zorunda kalmak, bu durumunun özgürlük alanıma müdahalesi, yolculuk sırasında uyuyakalıp başını omzunuza düşüren yabancının verdiği rahatsızlığa benzer bir his yarattı. Ama alanımı gözden geçirip hafif kavisi atlattıktan sonra üretimime aynı şekilde devam edebiliyorum.
Sorunun ilk bölümüyle ilgili pandemi sonrasında sanat dünyası için bir şey öngörmekten ziyade, bu önemli dönemi yaşayan, üreten birisi olarak ileriki yüzyıllarda belki de tozlu sayılabilecek ama beni inanılmaz huzurlu hissettiren “şey”leri gücüm yettiğince çeşitlendirip, çoğaltıp, katmanlaştırarak üretmeye devam etmem gerektiği düşüncesine sarıldım. Bunun yanı sıra tarih, psikoloji, antropoloji, felsefe gibi okul yıllarımda hiç çekici gelmemiş derslere itinayla çalışıyorum.
Bu dönemde sizi etkileyen sanatçı veya sergiler neler oldu?
Sanatçı ya da sergilerden ziyade dikkatimi çeken Instagram’dan sürekli gelen “live now’’ (“canlı yayında”) bildirimleri oldu. Güncel sergileri takip etmeyi, 2018 yılında kariyerimi ve yaşamımı sanatçı olarak sürdüreceğimi kendime ve aileme anlattıktan sonra biraz kısıtladım, bunun ardında yatan sebep kişisel olduğu kadar üretim ve pratiğimi katkısız tutma çabası.
Gaugin’e liseden sonra yeniden yaklaşma fırsatı bulduğumu da paylaşayım.
OMM Studio VI: Kerem Durukan’la Soru-Cevap
Kerem Durukan’ın merak ve macera dolu yaratma süreci.
Daha fazla
OMM Studio V: Göksu Gül’le Soru-Cevap
Göksu Gül ile iyimserlik üzerine.
Ev, Hâlâ
İtalyan fotoğrafçı Luisa Carcavale’nin izolasyon sürecinde iç mekân ve iç dünya portreleri
OMM Studio IV: Gülcan Şenyuvalı’yla Soru-Cevap
Gülcan Şenyuvalı’nın stüdyosunda meditatif bir gün.