OMM Studio IV: Gülcan Şenyuvalı’yla Soru-Cevap

Gülcan Şenyuvalı’nın stüdyosunda meditatif bir gün.

Gülcan Şenyuvalı, eserlerinde kadın olmanın ve toplumda kadınlara yüklenen rolleri yerine getirmenin ardındaki emeği teatral bir şekilde görselleştiriyor. Şenyuvalı çalışmalarında toplumlar ve bireyler tarafından kabul edilmiş ve zorunlu olarak sürekli tekrar eden klişelerin altında yatan baskı ve bunalım duygularına dikkat çekiyor. Gerçekçilik ve romantizm arasındaki belirsizlik içerisinde konumlandırılan bu çalışmalar, toplumların yaratmış olduğu “kadınlık” idealini korumak için sarf edilen emeği ortaya koyuyor. Sanatçıyla devam eden araştırmaları, pandemi esnasında sanatçıların durumu, ve çalışmalarına verdiği öncelik hakkında konuştuk.

Üretim pratiğinizden kısaca bahseder misiniz? Bu pratik şekillenirken hangi unsurların etkisi oldu?

Geleneksel malzemeyle beraber pek çok ikincil materyal üretim pratiğimde yer alabiliyor; kurşun kalem tükenmez kalem, iplik, dantel ve kumaş gibi. Ayrıca, kolaj tekniği ile çalışıyorum ve kompozisyonlarımı prova yaparak oluşturuyorum. Birkaç çalışmaya aynı anda başlıyorum, bu biraz yorucu oluyor ama konu bütünlüğü içerisinde rolleri ancak böyle dağıtabiliyorum.

Çevresel gözlemlerimin yanı sıra, çoğumuzda olduğu gibi filmler, kitaplar ve müzik pratiğimin şekillenmesinde etkili unsurlardır diyebilirim.

Koronavirüsle gelen kapanma ve küresel kriz sürecinde iptal edilen bir serginiz veya projeniz oldu mu?


O konuda biraz şanslı görüyorum kendimi, çünkü “Histerik Bahçe” adlı kişisel sergim, 12 Şubat-4 Mart tarihleri arasında Ferda Art Platform’daydı. Tam da pandemi öncesinde sergimi gerçekleştirmiş oldum. 11 Mart’ta da Dünya Sağlık Örgüt’ü COVID-19’u küresel salgın ilan etti. Fakat bunun dışında Step İstanbul gibi yer alacağım bazı karma etkinlikler vardı, onlar ertelendi. 2021 için kişisel sergi teklifi aldım ama bu durumun ne zamana kadar devam edeceği belli değil, o yüzden pek plan yapamıyorum. Fakat üretimlerim devam ediyor.

Pandemi sonrasında sanat dünyası için ne öngörüyorsunuz ve bu dönemin sizin üretiminize etkisi ne şekilde oldu?


Şu dönemin kaybedeninin sanatçılar olduğunu düşünüyorum. Pandemi yaşanmadan önce de çok parlak bir tablo yoktu önümüzde. Sanatçı haklarını koruyan ve savunan herhangi bir kurum yok, varsa da ben bilmiyorum. Ayrıca başka bir iş yaparak geçinmiyorsanız Türkiye’nin şartlarında sanat yapabilmeniz çok zor. Bazı özel kurumların desteği söz konusu ama onlar da sürdürülebilir değil, kısa vadeli ve yetersiz. Üretebilmek için özverilerde bulunmak zorundasınız, çünkü sanat, bizim gibi toplumların öncelikleri ve ihtiyaçları arasında yer almıyor. Pandemi bir kez daha sanatın ne kadar kaygan ve kırılgan bir ortamda gerçekleştiğini gösterdi. Hele benim gibi bunu merkezden uzakta icra etmeye çalışıyorsanız biraz daha zorlaşıyor durum. Fakat her şeye karşın imkânsız değil, merak ve tutkuyla inandığınız şeyi yaşatmaya devam ediyorsunuz. Ayrıca iyi ki internet var, birebir görme şansınız olmasa da internet sayesinde dünyanın dört bir yanında ki pek çok sergi ve etkinlikten haberdar olabiliyorsunuz. Pandemiyle beraber neredeyse sanatsal etkinliklerin bir çoğu çevrimiçi artık. Ben de fırsat buldukça takip etmeye çalışıyorum. Kısaca pandemi, benim üretim ortamımı pek etkilemedi, öncesinde de izole bir hayat yaşıyordum. Ama geleceğe dair kaygılarımı daha da arttırdığını söyleyebilirim.

Bu dönemde çalışmalarınızda nelere yoğunlaşıyorsunuz?


Çalışmalarımda çoğunlukla “kadın olma” meselesini çevrem ve bize sunulan hazır imgeler üzerinden değerlendirip incelemeye çalışıyorum. Şu dönemde kadın olgusuyla birlikte doğa ve kötülük kavramlarıyla ilgili de düşünüp araştırmalar yapmaya devam ediyorum. Düşünen bir varlık olduğunu iddia eden insan nasıl oluyor da doğaya zarar vermek gibi aynı hataları yapmaya devam ediyor ve bunun önlemini alamıyor ya da almıyor? Bu noktada kadın, doğa ve kötülük kavramlarını mercek altına aldım ve sanatsal üretimlerim de bu sorgulamalar çerçevesinde şekillenecek.

Bu dönemde seni etkileyen sanatçı veya sergiler neler oldu?


İpek Duben’in Pi Artworks’teki Soytarılar ve Melekler ve M.K. Perker’in Pilot Galeri’deki Gece Vardiyası sergileri. Hauser & Wirth’teki Louise Bourgeois, The Red Sky sergisi de tekrar tekrar geri döndüklerimden.

Daha fazla

OMM Studio III: Melih Çebi’yle Soru-Cevap cover image

OMM Studio III: Melih Çebi’yle Soru-Cevap

Melih Çebi’yle sokakları özlemek üzerine.

OMM Talks: Ersin Han Ersin cover image

OMM Talks: Ersin Han Ersin

Marshmallow Laser Feast'ten Ersin Han Ersin'in, OMM'da gerçekleşen; tarih, sanat, doğa ve teknolojinin kesişim noktalarına dokunan konuşması.

OMM Studio II: Meltem Şahin’le Soru-Cevap cover image

OMM Studio II: Meltem Şahin’le Soru-Cevap

Meltem Şahin’in doğayla iç içe stüdyosuna misafir oluyoruz.

İnternet sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerezlerle ilgili detaylı bilgiye buradan ulaşabilirsiniz.

OMM - Odunpazarı Modern Müze’nin ziyarete açık olduğu gün ve saatleri buraya tıklayarak öğrenebilirsiniz.