Tasarımcı ve illüstratör Melih Çebi’yi, dijital illüstrasyonları, akrilik resimleri ve dijital manipülasyonlarla son haline getirdiği fotoğraflarıyla tanıyoruz. “Lowbrow” sanat akımını benimseyen Çebi’nin çalışmalarında, popüler kültürden parçalar, grotesk formlar ve alaycı yaklaşımlara rastlamak mümkün. Bu hafta OMM Studio’da Melih Çebi’nin İstanbul’daki yaşama ve çalışma alanına bağlanıyoruz.
Üretim pratiğinizden kısaca bahseder misiniz? Bu pratik şekillenirken hangi unsurların etkisi oldu?
Az sayıda ve genelde kontrast renkleri kullanarak yaptığım kanvasların pratiğinin şekillendiği yer daha önce dijital ortamda ürettiğim illüstrasyonlar.
Koronavirüsle gelen kapanma ve küresel kriz sürecinde iptal edilen bir serginiz veya projeniz oldu mu? Yakın gelecekte çalışmalarınızı görebileceğimiz bir sergi olacak mı?
Yakın gelecekte kanvas işlerimi sergilemek istediğim bir sergi düşüncem var ama şu an devam eden pandemi sebebiyle nasıl bir yol izlemem gerektiğinden emin değilim.
Pandemi sonrasında sanat dünyası için ne öngörüyorsunuz ve bu dönemin sizin üretiminize etkisi ne şekilde oldu?
Evi hem çalışma hem yaşam alanı olarak kullanan biri olarak verimli üretim için dışarıda geçirdiğim zaman çok önemliydi. Pandemi döneminde çalışma alanında uzun süre kapalı kalmak halihazırda çalışma sürecinde olan işlerimde hız almamı sağladı, fakat kreatif anlamda benim gibi çalışan çoğu sanatçıyı olumsuz etkilediğini düşünüyorum. Pandemi sonrasında kendi isteğim çalışma alanımı sokaklara taşımak.
Bu dönemde çalışmalarınızda nelere yoğunlaşıyorsunuz?
Somut olarak odaklandığım temalar olmasa da, bir süredir devam eden çizimlerimde yarattığım belirli karakterlerin evrim sürecine odaklıyım daha çok.
İzolasyon başladığından beri sizi özellikle etkileyen bir sanatçı veya sergi oldu mu?
Bu dönemde beni sanatçılardan çok, takip ettiğim birçok arkadaşımın hislerini ifade aracı olarak ürettiği bireysel ve kolektif işler etkiledi sanırım.