“Rüya gibi bir gece. . .” Odunpazarı Modern Müze’nin 7 Eylül akşamı gerçekleşen açılış etkinliğinde en sık işittiğimiz cümle bu olsa gerek. Müzenin heyecanla beklenen açılış etkinliği, TASİGO Eskişehir’in Pierre Cardin’in Baloncuklar Sarayı’nı andıran hamam kubbelerinin üzerinde başladı. Ağırlıklı olarak sanat, iş ve mimari dünyalarından gelen heyecanlı bir kalabalık, OMM dostları, yoğun geçen bir yazın ardından merhabalaşıp hararetle sohbet etmeye başladı. Gece henüz başlarken OMM Kurucusu Erol Tabanca, OMM binasının mimarları Kengo Kuma ve Yuki Ikeguchi’yi sahneye davet etti.
Tepsilerdeki kokteyller, İkinci Hasat, Altın Altındır, Monte Rosso gibi isimleriyle, Haldun Dostoğlu’nun küratörlüğünü üstlendiği, müzede davetlileri bekleyen, OMM’un ilk sergisi Vuslat’a dair ilk ipuçlarını veriyordu.
Güneş tepelerin ardında kaybolurken, esrarengiz müzisyen Lin Pesto ve grubu, yüzlerinde pembe ve beyaz kar maskeleriyle, romantik nağmelerini izleyicilerle buluşturdu.
Pesto on şarkılık setini bitirirken misafirler OMM logosunu taşıyan araçlarla müzeye doğru yola çıktı.
Müze girişinde misafirleri sanatçı Gökhan Doğan’ın mapping yerleştirmesi “Cometa” karşıladı: Makine öğrenimi üzerinden çalışan yerleştirme, misafirler müzeye girerken, ayak izlerini takip eden, bir görünüp bir kaybolan dalgalar yaratıyordu.
İçeride, müzenin atriumunda, tanınmış caz piyanisti Aydın Esen, misafirlerin Vuslat’la ilk buluşmasına piyanosuyla eşlik etti.
Sanatçılar eserleri önünde poz verirken, misafirler müzenin katlarını dolaştı.
Tüm misafirler üçüncü kata eriştikten sonra, Yeni Zelandalı müzik grubu Jonathan Bree sahne aldı ve adeta efsunlanmış bir kalabalığa kadife tonlu şarkılarını çalmaya başladı.
Saat gece yarısına yaklaşırken misafirler müzeden ayrılmaya isteksiz görünüyordu, ancak katılımcılarını bekleyen bir after party vardı: OMM’un hemen karşısındaki, butik otel uzantısı OMM INN’de, Luca Bertea DJ kabininden genç (ve her nasılsa hala enerjik) davetli grubunu dans pistine mıhlayan bir set çaldı. Gecenin son kokteylleri ise Johnnie Walker’ın OMM’un açılış hafta sonuna özel hazırladığı karışımlar oldu.
Ertesi gün, müze kapılarını ilk gündüz ziyaretçilerine açarken, davetliler—kimisi sebebi anlaşılamaz bir baş ağrısından yakınarak—Eskişehir’den ayrıldı. Giderken herkes gecenin en popüler aksesuarını taşımaya devam ediyordu: Yeni bir sanat platformunun doğuşuna tanıklık etmenin mutluluğu ve kocaman, samimi bir gülümseme.