OMM: Bu projenin dört ana unsuru olarak geometri, ışık, kümelenme ve ahşabı sıraladınız. Sizce ziyaretçiler OMM binasına girince en çok hangi öğeyi şaşkınlıkla karşılayacak?
Kengo Kuma: OMM binasında küçük ölçekli birimler kullanarak samimi, sıcak bir duygu yaratmak istedim. Nitekim binada dikey geometri yoktur. Sanırım ziyaretçiler, böyle geometrik bir binanın aynı zamanda organik olabileceğini görünce şaşıracaklar.
OMM: Bitmiş bir KKAA projesi binasına açılış gecesinde girdiğinizde ilk düşünceleriniz neler oluyor?
Yuki Ikeguchi: Son on yıldır
mimar olarak çalışıyorum; bu nedenle binanın son halinin neye benzeyeceğini kestirebileceğimi düşünürüm. Ama her zaman bir sürpriz oluyor. Çoğu zaman binanın fotoğraflarını açılıştan önce çekeriz; ama tam bir mekan duygusu ancak ziyaretçiler büyük bir zevkle etrafa bakınmaya başladığında ortaya çıkar. Yani, bir projede en sevdiğim an, insanların içeri girip o binayı “kullanmaya” başladıkları andır.
OMM: Mr. Kuma, birkaç kez müzeleri sanatın ötesinde birer toplum merkezi gibi gördüğünüzü söylemiştiniz.
KK: Evet, müzelerin 21. yüzyılda bir halk merkezi işlevi görebileceğini düşünüyorum. Müzeler birer sanat mekanı olmaktan öte, toplumun oturma odaları olabilirler. Esas fikir olarak OMM sıcak ve samimi bir yaşam mekanıdır. İşte bu yüzden inşaatta ahşap kullandık, binaya doğal ışık sağladık.
“İnşaat alanı ararken yapılacak yeni binayı zincirin bir halkası gibi görürüz. Kentin özünü çekip çıkarıp bambaşka bir forma aktarmaya çalışırız. Böylece, eski ile yeni arasındaki bağçok daha sağlam hale gelir.” — Yuki Ikeguchi
OMM: Binanın mimari tasarımı Odunpazarı’ndan esinlendi. Müzenin yer aldığı Odunpazarı eski bir Osmanlı mahallesidir. Mahallede eskiden odun satıldığını bilenler, üst üste yığılmış odunları ve Odunpazarı evlerini taşıyan iç içe geçmiş ahşap karkasları hatırlayacaklardır.
YI: İnşaat alanı ararken yapılacak yeni binayı zincirin bir halkası gibi görürüz. Kentin özünü çekip çıkarıp bambaşka bir forma aktarmaya çalışırız. Böylece, eski ile yeni arasındaki bağ çok daha sağlam hale gelir.
Kümelenme fikri şöyle çıktı: Her kutu bir konutu temsil ediyor, o ölçeğe tekabül ediyor veya ölçeği yansıtıyor. Tasarıma ayrıca sokak düşüncesini de katmak istedik, çünkü modern kentlerin aksine Odunpazarı’ndaki son derece belirgin sokak ölçeği binaların girinti çıkıntılarıyla oluşuyor. Geleneksel ahşap evler dümdüz, çizgi çekmiş gibi dizilmiyor; örneğin ikinci kattaki bir cumba sokaktan geçenler için gerçekten çok güzel bir görüntü veriyor. İşte bu duyguyu müzenin iç mekanına katmak istedik: kutular arasından kıvrıla kıvrıla geçen bir yol.